16 Mart 2009 Pazartesi

Barcelona Barcelona Barcelona


Sıkı bir New Yorker olan Woody Allen artık kendini Avrupa’lı hissediyor. Match Point’ten beri Avrupa’da film çekiyor, Avrupa onu giderek kendi içine çekiyor.
Yönetmen sanki, filmlerinin yeni mekanlarıyla New York’a nispet yapıyor.

İspanya’ya tatile giden 2 Amerika’lı kadınla ilgili bir yaz hikayesini anlatan Vicky Cristina Barcelona, fazlasıyla cezbedici bir yapım. “Barcelona’da geçen ve başrollerde Scarlette Johansson, Javier Bardem, Penelope Cruz gibi isimlerin yer aldığı, ilişkiler üzerine bir film” gibi kısa bir tanımlama zaten filmi yeterince cazip kılıyor. Ama bunun bir “Woody Allen filmi” olması filmi kesinlikle daha seksi, keyifli, renkli hale getiriyor.

Vicky (Rebecca Hall) ve Cristina (Scarlett Johansson) adlı iki genç ve güzel Amerikalı arkadaş yaz tatilini geçirmek için Barselona'ya gelirler. Vicky evlenmek üzere olan, oldukça muhafazakâr bir gelin adayıdır. Cristina ise tutku arayan bir maceracı. İkilinin yaz tatili, seksi ve bohem ressam Jose'yle (Javier Bardem) tanışmaları ve onunla kısa bir tatile çıkmalarıyla yön değiştirir.
Önce Cristina ile ilgilenen ve bu ilgisine karşılık bulan Jose, sürpriz bir şekilde Victoria’yla yakınlaşır ve güzel bir gece geçirirler. Ancak Jose, Victoria’nın düzenli hayatını bozmak istemez. Zaten bu aşamada Victoria'nın nişanlısı da Barcelona'ya gelir ve evlenirler.
Maceraların kadını Cristina, Jose ile tutkulu ve sanat dolu bir beraberliğe girer. Tam herşey istediği gibi giderken, José'nin bir türlü kopamadığı Maria (Penelope Cruz) çıkagelir ve ilişkileri daha ilginç bir hal alır. Diğer tarafta ise Vicky, düzenli hayatını ve geleceğini sorgulamaktadır.
Yolculuğun sonunda her ikisi de hayattan ve aşktan ne istediklerini ve ne yapabileceklerini keşfederler, en azından bir ipucu...

Vicky Cristina Barcelona, çok basit bir film gibi görünmesine rağmen aslında son derece zengin bir hikaye anlatımı, karakter derinliği olan bir film. Bu da tamamen Woody Allen'ın öykücülüğünden ve zekasından kaynaklanıyor. Başka birisi çekse saçma kaçabilecekken Woody Allen dokunuşuyla zekice kotarılmış senaryo, eğlenceli dialoglarla dolu. Maria'nın Cristina'ya "sen ilişkimizdeki eksik malzemeydin" deyişi, Cristina'nın ilk üçlü ilişki deneyiminden bahsettikten sonra "gay misin?" sorusuna "Ben, benim" diye cevap verişi, Amerikan olana ince göndermeler izledikten sonra hemen herkesin aklında kalacak cümlelerden...

Temelinde birbirinden çok farklı karakterde iki kadının bir adam etrafında kendilerini tanımalarıyla ilgili eğlenceli bir film olan Vicky Cristina Barcelona, aynı zamanda Amerikalı - Avrupalı olanı da karşılaştırıyor. Allen, filminde herzamanki gibi birbirine benzer ilişkileri, klişe amerikalıları eleştiriyor. Avrupa ve Barcelona hayranlığını vurgularken Avrupalıların sanata olan bakış açısının farklılığının altını çiziyor. Hikayede Barcelona sadece bir mekan değil, iki kadının yolculuğundaki sesiyle, müziğiyle insanlarıyla, renkleriyle yön veren bir unsur, hatta başlıbaşına bir karakter. Barcelona görüntüleri filme renk katıyor. Bazı karelerin "tipik Amerika'lı turistlerin fotoğraf albümlerindenmiş gibi" olması ise yönetmen tarafından belki de bir başka eleştirel araç olarak kullanılıyor.

Yaklaşık 35 yıldır senaryo yazan, yöneten, oynayan 74 yaşındaki sanatçı Woody Allen'ın müthiş metinleri ve en basit konuyu bile ilginç hale getirme becerisinin yanında filmin en güzel tarafı ise Penelope Cruz'un ilk göründüğü kareden itibaren kışkırtıcı, büyüleyici dopdolu oyunculuğu.

Vicky Cristina Barcelona, oyuncularıyla, müziğiyle çok keyifli bir film...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder