16 Mart 2009 Pazartesi

Issız Adam - Çağan Irmak (2008)

Bir ıssız adamdır gidiyor.
Sevgilisini kolundan tutup filmi izlemeye götüren kadınlar, salya sümük ağlayanlar, finalde alkışlayanlar(!), Beyoğlu'nda eski plak - pikap peşine düşenler, muhtemelen soundtrack'ini binlerce kez dinleyecek olanlar... Çekimlerin yapıldığı kafe, Alper'le Ada'nın yürüdüğü sokaklar ayrı bir önem kazandı zaman içinde. Yakında Issız Adam turları yapılmaya da başlarsa şaşırmam.
Ne çok ihtiyacımız varmış bir duygu filmine!
Film, dışarıdan normal görünse de aslında marjinal bir hayat yaşayan bir erkekle, aşk darbeli bir kadının paylaştıklarını anlatıyor. Kadın bilgeliğiyle erkeği bir ev kuzusuna dönüştürüyor (bir dokunuşta!) ama bu dönüşüm ne kadar sağlıklı ve uzun süreli oluyor, tartışılır, zaten biz de aslında onu izliyoruz.
Öykü, modern hayatın ilişkilerinden ve paylaşılan aşk acılarından yola çıkılarak yazılmış. Belli ki yönetmenin yaşanmışlıklarını da fazlasıyla taşıyor. Aslında çok dar bir çerçevede ele alınmış bir hikaye olsa da kısa zamanda büyük izleyici kitlesine ulaştı. Kadınlar, erkekler, evliler, bekarlar, şehirliler, taşralılar herkes filme akın ediyor, filmden bahsediyor. İzleyici profilinin şaşırtıcı şekilde geniş olması bu insanların ortak paydasının, nasıl yaşanırsa yaşansın, "aşk" olduğunu gözler önüne seriyor!
En konvansiyonelinden en modernine, "aşk"ın alıcısı her zaman vardır ama Issız Adam'da durum biraz daha farklı. Issız adam, modern bir Yeşilçam filmi, özlediğimiz, nostaljik (özenle seçilmiş müziklerle de besleniyor)... Günümüzde geçiyor, yaşanan... Hem kadını, hem erkeği hem de aileyi içine katmış, anonim... Ve bu formülle Çağan Irmak Türk izleyicisini damardan yakalamış.
Teknik açıdan, senaryoda ve akışta sorunlar hissedildğini söylemek gerek, özellikle zaman konusunda... Irmak anlatımda kimi yerlerde kolaya kaçmış. Küçük kız çocuğu = özlem, toka = pişmanlık gibi... Hele son sahnedeki iç ses ve flashback görüntüler... Belki tam bir Yeşilçam filmi olması için böyle düşünüldü ama daha iyi çözümler yine de bulunabilirdi.
İşin ilginç tarafı, sineması tartışılabilecek bir film ama sonradan kendini bir şekilde sevdiriyor. Bunda büyüyen Çağan Irmak sevgisinin de payı olabilir. Ama esas olan şu ki Yeşilçam'ı özlemişiz. Öyle görünüyor ki bu izleyici yeni melodramları da sevgiyle bağrına basmaya hazır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder